Archive

Der Göbekli Tepe ist erstmals im Rahmen eines 1963als Gemeinschaftsprojekt der Universitäten Chicago und Istanbul durchgeführten Surveys als archäologischer Fundplatz erkannt worden. In seinem Bericht zu diesen Arbeiten schildert Peter Benedict (1980)den Ort als von Einsenkungen untergliederten Komplex von Erhebungen aus roter Erde, deren Hänge von Feuerstein geräten übersät seien. Zwei kleine Friedhöfe befänden sich im Bereich der Fundstelle. Der Eindruck des Survey teams lässt sich gut anhand vonLuftbildern nachvollziehen, die vor dem Beginn der Grabungsarbeiten entstanden (Abb. 1). Tatsächlich liegt der Göbekli Tepe als rot-brauner Hügel von bis zu 15 m Mächtigkeit und etwa 300 m Umfang als herausragendes Geländemerkmal auf dem höchstenPunkt der Germuş Berge. Er hebt sich weithin

İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadığı bir arkeolojik çalışma 1995 yılından beri Urfa Göbekli Tepe'de devam ediyor. İnşası Milattan önce 10000 yılına uzanan Göbekli Tepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor. Göbekli Tepe İngiltere'de bulunan Stonehenge'den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski. Ayrıca yerleşik hayata geçişi temsil eden kültür bitkisi buğdayın atasına da Göbekli Tepe eteklerinde rastlanmıştır. İnşa edildikten 1000 yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yapılan kazılarla yeniden gün ışığına çıkıyor. Bu çalışma kapsamında Göbekli Tepe’nin bulunmasında itibaren elde edilen bilgiler ışığında, sınırlı

Öz: Türkiye’deki dinler tarihi çalışmaları açısından, arkeolojik verilerin yeterince değerlendirilmediği ve dolayısıyla hak ettiği ilgiyi görmediğini söylemek mümkündür. Dinî gelenekler bağlamında oldukça zengin bir tarihe sahip olan Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında birçok arkeolojik kazı yapılmış ve bunların yorumlanmasıyla ortaya ciddi bir literatür çıkmıştır. Ancak ne yazık ki bu arkeolojik veriler, ülkemizde dinler tarihi açısından çalışılmamıştır. Bilindiği gibi yazının bulunmasından önceki döneme ait bilgiler arkeolojik bulguların yorumlanması sonucu elde edilmektedir. Yakın zamana kadar bilim çevrelerinde dinin, tarımdan dolayısıyla yerleşik hayattan sonra ortaya çıkıp kurumsallaştığı ve insanları bir araya topladığı iddia edilmekteydi. Oysa Göbekli Tepe’de on iki bin (12.000) yıl öncesine tarihlenen kült alanı; prehistorik insanın, sanılanın aksine, geniş bir

Geçtiğimiz 30 yıl içerisinde Yukarı Mezopotamya’nın Erken Neolitik Dönemi üzerine sahip olduğumuz bilgiler köklü değişikliklere uğradı. Bölge uzun bir süre boyunca bu döneme ilişkin araştırmalarda çevresel bir role sahipti. K. Kenyon’un Eriha’daki çalışmalarının ardından, besin üretiminin köklerini araştıran arkeologlar, uzun bir süre Güney Levant bölgesine yöneldi. Eriha’dan elde edilen veriler, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemin, Çanak Çömleksiz Neolitik A (MÖ yaklaşık kal. 9600- 8800) ve Çanak Çömleksiz Neolitik B (MÖ yaklaşık kal. 8800-7000) olmak üzere iki alt döneme ayrıldığını gösterdi. Ancak Eriha’da yapılan keşiler bununla sınırlı değildi. Yapılan araştırmalarda keşfedilen duvar ile ünlü kule yapısı, bir “kent”te yaşamakta olan bir erken hiyerarşik topluluğun varlığına ilişkin kanıt olarak değerlendirildi. Keşfin ardından uzun bir

Öz: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Arkeologlara göre burası in- sanlığın en eski tapınaklarından biridir. Göbeklitepe, yerleşik hayattan ve tarımsal üretimden yoksun olan avcı-toplayıcı toplulukların dinsel inanışları hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bu tapınak, arkaik insanların dinden ve inançtan yoksun ilkel bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olduklarını, inançlarını yaşamak için tapınak inşa ettiklerini ve zengin bir dinî sembol kullandıklarını göstermektedir. Göbeklitepe, insanların yerleşik hayata geçip kendisi için konut yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden ve tarımsal üretime başlamadan önce dinî ihtiyaçlarını karşılamak için tapınak yaptığının bir göstergesidir.

Anadolu’da İlk Tapınak: Göbeklitepe Öz: Bu makale Neolitik döneme ait ve Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğine sahip Göbeklitepe’yi ele almaktadır. Arkeologlara göre burası in- sanlığın en eski tapınaklarından biridir. Göbeklitepe, yerleşik hayattan ve tarımsal üretimden yoksun olan avcı-toplayıcı toplulukların dinsel inanışları hakkında çok önemli bilgiler sunar. Bu tapınak, arkaik insanların dinden ve inançtan yoksun ilkel bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olduklarını, inançlarını yaşamak için tapınak inşa ettiklerini ve zengin bir dinî sembol kullandıklarını göstermektedir. Göbeklitepe, insanların yerleşik hayata geçip kendisi için konut yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden ve tarımsal üretime başlamadan önce dinî ihtiyaçlarını karşılamak için tapınak yaptığının bir göstergesidir.

12.000 YILLIK DÜNYANIN EN ESKİ TAPINAĞI GÖBEKLİTEPE TAKDİM Şanlıurfa, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Su- riye’ye komşu olan, İpekyolu güzergâhındaki en eski yerleşim yerlerinden biridir. Doğu’yu Batı’ya bağlayan ticarî yolların kesiştiği kavşak noktasında bulunması, stratejik öneme sahip bir kent olmasını beraberinde getirmiştir. Bu özelliğinden dolayı, tarihi gelişim sürecinde, üzerinde birçok bağımsız devlet ve beylik kurulmuş, birçok uygarlığa beşiklik etmiştir. Şanlıurfa, bereket hilalinin merkezinde kilit taşıdır. Tarımın ilk olarak yapıldığı, ilk üniversitenin kurulduğu, üç semavi dinin yeşermesine ev sahipliği yapan “ateşin Hz.İbrahim’i yakmadığı”, farklı kültür unsurlarının bir arada yaşadığı ve misafirperver insanların harmanlandığı kadim bir şehirdir. Bu değerlere insanlığın dün de ihtiyacı vardı, bu gün de ihtiyacı var, emin olun yarın daha çok

türkiye’nin güneydoğusundaki bir metropol kenti olan Şanlıurfa ilinin 15 kilometre kuzeydoğusunda konumlanan Göbekli tepe höyüğü, Germuş dağ silsilesinin en yüksek noktasındaki çorak topraklar üzerinde kurulmuştur. 15 metre yüksekliğinde ve 9 hektarlık alanı kaplamakta olan höyük tamamen insan yapımıdır. Şimdiye dek keşfedilen en erken tarihli insan yapımı kült mimarinin içerisinde bulunduğu höyük, günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce bilinçli olarak toprakla doldurulmuş ve yükseltilmiştir. son Buzul Çağının ardından, Çanak Çömleksiz Neo- litik olarak adlandırılan dönemde avcıtoplayıcı gruplar tarafından inşa edilen bu anıtsal yapılar, çanak çömleğin ortaya çıkışından bile daha erken tarihlidir. Göbekli tepe’nin bulunduğu alanda- 1960lı yıllarda İstanbul Üniversitesi ile chicago Üniversitesi tarafından ortak yürütülen yüzey araştırmalarında, aralarında çok miktarda

Sanhurfanin birkaç kilometre kuzeyine dogru, Canak Cömlek öncesi Neolitik Göbeklitepe kutsal alani uzanir. MO 10. ve 9. Binvillar kadar eskive tariblenen amitsal yapilarin yikintisinin yogun kalintisi Sanlurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafindan 1995 yilindan beri siste- matik olarak kazilmaktadir. Alan, ember benzeri yapilari olusturan, tonlarca agirhktaki tek parça T-biçimli sutunlarla karakterize edilir. Sütunlar, kireçtasi duvarlarla ve duvarlarin çi kismindaki siralarla birbirine baglanmistir. Bu yapilarm merkezinde 5 metreden fazla yüksek- lige sahip olan iki büyük sütun yer ahir. Çemberler, 10-20 metre ölçüsündedir. En son kazi sezonunda birkaç önemli yeni kesif gerceklestirilmistir. 2011 yil arastirmalarindaki odak noktasindan biri, kuzeybati cöküntüsündeki yeni kazi alanlari olmustur. 10. binyila ait olan iki anitsal sütun

Stay in touch with the latest findings, research & upcoming tours.